Kavgayı Ağacın Yapraklarına Yaz..! - FokusX - Kişisel Gelişim Eğitimleri

Kavgayı Ağacın Yapraklarına Yaz..!

Bazen insan kaptırıyor kendini, hatta bazen değil, sık sık kaptıyor hayatın akışına..

Bir çok şeyi göz ardı ediyoruz..

İş işten geçtikten sonra fark ediyoruz;  ‘Aslında… ‘  diyerek…!

 

Geçenlerde, ya okudum ya da duydum, çok hoşuma gitti, sözleri tam hatırlayamıyorum ama;  

“Kavgayı ağacın yapraklarına yaz, sonbahar gelsin yapraklar kurusun diye

Öfkeyi bir bulut üzerine yaz, yağmur yağsın bulut yok olsun diye

Nefreti karlar üzerine yaz, güneş açsın karlar erisin diye..

Dostluk ve sevgiyi yeni doğmuş bebeklerin yüreğine yaz, onlar büyüsün dünyayı sarsın diye..

Çok ulvi şeyler değil bunlar aslında, koca koca sözler de değil.

Bazen anlık hiddetle ve anlık hoşlukla  kişiye, yere, ortama bir anlam yüklüyoruz.

Ondan adam olmaz, aaa o süper insan,  asla gitmem.., orada bulunmaktansa  ya da kesin oraya takılmak lazım…

Aslında ilk izlenimi ilk duyguyu kırmak en zoruymuş biliyor musunuz?

 Bunu çok yaşadım, yaşadık da diyebilirim.

Ben bunların geneline “ büyük konuşmayayım” diye kendimce bir önlem almaya çalışsamda bazen duygularıma engel olamıyorum.

Öneride bulunmak, nasihat vermek yapmaktan daha kolay tabii…

Basit iki örnek vereyim. Bir çok dostum bunu dinlemiştir benden..

Eşimle daha arkadaşız, beni de kendi arkadaşlarına tanıştırmaya götürüyor. 🙂

Ümitköy’den geçerken Eskişehir yoluna bakan yüksek blokları göstererek, “ Allahın terkettiği bu yerde, koca koca binalarda kim oturur” dedi. Tam 15 yıl tam o gösterdiği binada oturduk.

“Ya arkadaş hiç mi araştırmıyorlar ne kadar kötü çizmişler, tipsiz bir araba olmuş.” dediğim tüm arabaları aldım 🙁

Kesinlikle bu adamla iş yapılmaz dediğim, adamlarla yıllardır iş yapıyorum.

Valla gayet mantıklı ve düzgün bir insan dediğim eski ortaklarım var..

Baktığında bu hislerin hepsine ilk anda kapılmışımdır. Çok da sorgulamadan veya sorgulasamda kendimi bir şekilde ikna etmişimdir.

Aslında dinlemeyi, konuşmaya tercih etsek belki bu kadar “ Büyük Konuşmayız”.

 

Geçen hafta sonu çok güzel bir grupla çok güzel bir seyahatcik yaptık, kesin onun etkisi vardır bu konuya girmemin.

Mihalıççık Kültür ve Doğa Gezisi..

Yunus Emre Türbesini ziyaretle başlayan gezimiz, bizim için gelen öğretim görevlisi arkadaşımızın Yunun Emre’nin felsefesini etkileyici anlatımı ile Mihalıççık Belediye Başkanımızın projelerini dinlerken, nasıl destek olabiliriz diye düşünmeden etmek imkansız gibiydi. Kesinlikle ziyaret edilmesi gereken çok güzel ve önemli bir yer.

Sonrasında Çatacık Ormanına doğru yolla çıktık, geyik çiftliğinde geyiklerle foto ve geyik muhabbetinden sonra ormanın içindeki muhteşem konumu ile etkileyen, konağın arkasındaki alanda sucuk ekmek yemek de ruhumuzdan sonra midemizide şenlendirdi.

Mihalıçcık ilçesini şöyle bir gezdikten sonra, son durağımız ve herkese “nasıl ya biz burayı nasıl bilmiyoruz “ dedirten Yunus Emre Tabiat Parkına geldik.

Hiç alışık olmadığımız sessizliğin  bitmemesine dayamayıp keyifli sohbetlere başlamamız çok uzun sürmedi tabi..

Özenle hazırlanmış akşam yemeği ile birlikte, aramızdaki gizli sanatkarlar, djler ortaya çıktı, keyifli akşam gecenin ilerleyen saatlerine kadar sayımız azalarak sürdü. En son bir arkadaşın çorba arayışı ile son buldu.

Yine aynı özenle hazırlanmış sabah kahvaltısı ve  muhteşem bir manzara ile güne başladık. Programda yer alan birkaç yere daha uğrayarak evimizin yolunu tuttuk.

Tabi bu seyahatte sadece yediğimiz içtiğimiz değil, öğrendiklerimizde oldukçak etkileyici idi.

Aslında birçok şeyi bildiğimizi sanıyoruz ama inanın sadece kulak dolgunluğundan ibaret çoğu..

Bence bunlardan biride Yunus Emre, kesinlikle ziyaret edilip kaynağından, hala geçerliğini kaybetmemiş öğretilerini, maneviyatını, amacını sahiplenmek lazım.

Yunus bizi davet etti bizde gittik, iyiki de gitmişiz.

Ne demiş Yunus;

“gelin tanış olalım,

işi kolay kılalım,

sevelim sevilelim,

dünya kimseye kalmaz”.

 

Bu yazıyı okuduysanız her an Yunus sizi de davet edebilir.

 

Hep mutlu ve sağlıklı olun…!

 

Yorum Yap