Baharda Keşfedilmeyi Bekleyen Rota: Gölyazı - FokusX - Kişisel Gelişim Eğitimleri

Baharda Keşfedilmeyi Bekleyen Rota: Gölyazı

Gölyazı, Uluabat Gölü üzerinde yüzermiş gibi duran minik bir adacık!! Aslına bakarsanız incecik bir köprü ile ana karaya bağlı bir yarımada.

Gölyazı bir zamanlar Apollon Krallığı‘nın başkentiymiş. Daha sonra Bizansı, Osmanlısı, herkes bir iz bırakmış. Mübadeleye kadar sakin sessiz bir Rum balıkçı köyüymüş. O zamanlar Uluabat’ın adı Apollont, Gölyazı’nınki de Apolyont…

Katman katman tarih biriken yerler, bir de güzel coğrafyalarda kurulmuşsa tadından yenmez deyip, motorumuza atlayıp, Bursa Gölyazı Köyü’ne geldik. Çevresini yürümesi topu topu 15 dakika süren bu adadan 2 saatte ayrılamadık. Ufak göründüğüne bakmayın, eski sahipleri Rumlardan kalan taş kilisesi, tekne turu, komşu adalarındaki tarihi eser kalıntıları, sokak direklerine yuva ören leylekleri derken çaktırmadan oyalıyor insanı.

golyazi

Gölyazı, Bursa‘nın görülmeye değer yerlerinden ancak sırf burayı görmeye uzaklardan kalkıp gelirseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Öte yandan Bursa yakınlarındaysanız planlarınıza dahil edebilirsiniz.

Gölyazı’da hem kadınlar, hem de erkekler balıkçılıkla uğraşıyor. Sokaklarında gezerken ağ ören teyze ve amcalar göreceksiniz. Kadınların da aktif bir şekilde ekonomik hayata dahil olduğu küçük yerleşimler ne güzel! Hep var olsunlar. Özellikle Uluabat Gölü’nden çıkan turna ve yayın balığı üzerinden dönen balıkçılık, bu bölgenin en önemli geçim kaynaklarından. Gölün organik madde bakımından zengin olması sebebiyle kendilerine kolayca yaşam alanı bulan kerevit gibi deniz böcekleri de gölün sunduğu diğer nimetler arasındaymış ancak aşırı avlanmadan ötürü çok azalmış.

golyazi-nar-agaci
Günümüzde sit alanı olarak koruma altına alınan Gölyazı, son dönemlerde hem Bursa’dan, hem de çevre illerden haftasonu kaçamakçısı çekmeye başladı. Bunun en büyük nedenlerinden biri, son senelerde dizi ve filmlerde yer alması ile Gölyazı’yı büyük kitlelerin duyması. Özellikle Güneşi Beklerken dizisinin büyük etkisinin olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ayrıca, ünlü sinemacı Derviş Zaim’in Balık filmi de çekimleri Gölyazı’da gerçekleştirilmiş yapımlardan.

Gezme zevkinize göre burayı 2 türlü gezebilirsiniz:
– Eğer sokaklarının havasını koklayıp, bir tekne turu yaptıktan sonra, güne başka yerler de sıkıştırmak isterseniz, buradan son derece tatlı bir sahil kasabası olan Tirilye araba ile 45 dakika sürüyor. Bu daha tempolu bir program olacaktır.

Apolyont (Uluabat) Gölü üzerinde bulunan ve en eski ismi “Apollonia ad Ryndacum” olan Gölyazı’da yerleşimin tarihi antik çağlara kadar uzanıyor. Adanın isminin nereden geldiği konusunda, Bergama Kralı 2. Attalos’un Kraliçe Apollonis’e ithafen bu ismi verdiği gibi bir rivayet var.

Roma İmparatorluğu döneminde bugünkü Edremit’e bağlı bir yer olan adacıkta, Roma İmparatorluğu dönemine ait birçok ize rastlanabiliyor; antik su kemeri ve mezar yapıları gibi… Bölgede yapılan kazılardan çıkarılmış bazı antik yapı buluntuları Bursa Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor, meraklılarına duyurulur. 🙂 19. yüzyıldan kalma Aziz Panteleimon Kilisesi de sonradan restore edilerek kültür merkezine dönüştürülmüş.

Gölyazı hakkında bir de şöyle ilginç bir rivayet var; Apolyont’a komşu krallık olan Melde’nin prensi, Apolyont’un eski sahibi Apollonia Kralı’nın güzeller güzeli kızına aşık oluvermiş. Prensesin gönlü olmayınca, babası yani kral, Apolyont Gölü kıyısında bir tepeye saray yaptırıp kızını orada saklamış. Melde Kralı buna acayip sinirlenince Mustafakemalpaşa Nehri’nin yatağını değiştirtip Apollonia’nın sular altında kalmasına yol açmış. Gölyazı işte böyle bir aşk hikayesi sonucu ortaya çıkmış. Bu hikayenin aslında sular altında bir tarih yattığına işaret ediyor olabileceği düşünülüyor.

 

① Fotoğrafçıların ve Balık Meraklılarının Dikkatine: Gölyazı’da Gün Doğumu

 

golyazi-sandallari
İstanbul’dan, Bursa’dan fotoğrafçılık kulüpleri Gölyazı’ya günün doğuşunu fotoğraflamaya geliyor. Ayna etkisi yapan durgun suyu, etrafını kuşatan dağlar ve sabahın erken saatlerinde vira veren balıkçılar çok güzel fotoğraf karelerinin çıkmasına sebep oluyor. Hatta bazı kulüpler, balıkçıları bir gün önceden arayıp, onları modellik yapması için tutuyor.

Balığa çıkmak isteyenlerin de gün doğmadan burada olmasında fayda var. Her ikisi için de balıkçılara önden temas etmeniz lazım. Birkaç balıkçının telefonunu aşağıdaki sandal gezisi bölümünde bulabilirsiniz.  📷

 

② Gölyazı’da Kahvaltı

golyazi-restoran
Milletçe haftasonu eşli dostlu kahvaltı sofralarında uzun uzun yemeği çok severiz. Ya da elimizde gazeteli, çaydanlık boşalıncaya kadar sofradan kalkılmayan sakin kahvaltı keyfini. Gölyazı Köyü de, Bursalıların haftasonu kahvaltısı için tercih ettiği yerlerden. Özellikle pazar günleri, göl manzarasına karşı bir serpme kahvaltı + gözleme ikilisi ile afyon patlatmaya bolca insan geliyor. Gölün kenarında, aile işletmesi, küçük, salaş cafe ve kahvaltıcılar, ve taze gözleme yapan teyzelerin mekanları var. Hepsini aşağıda Gölyazı’da yeme-içme bölümünde listeledik. Genelde hepsi fiyat ve kalite açısından aşağı yukarı aynı seviyede yerler. Artık gözünüz nereyi kestirirse… Burada kahvaltı yapacaksanız, öyle ev yapımı peynirler, organik yumurtalar falan ummayın; manzaraya bakıp, BİM kahvaltısını sineye çekeceksiniz. 🍳

③ Gölyazı Sokaklarını ve Adanın Etrafını Turlayın

golyazi-evi
Gölyazı Köyü’nün tarihi dokusu hakkıyla korunamamışsa da, sokaklarında dolaşmak çok keyifli. Bazı evler eski yığma evlerken, arada bazı pimapenli beton evler var. Buna rağmen, bitişik nizam sağolsun, yeni evler yapılırken sağa sola genişleyemedikleri için, genelde eski evlerin aynı parsellerine yapılmışlar ve bir şekilde adanın hissiyatında yine de bir bütünlük kalmış…

Kamburunu salmış, anca birbirlerine yaslanarak ayakta duran emektar ve bakımsız evlerin oluşturduğu dar sokaklarında yürümek, kapı önünde 3 nesil birden ağ örenlerle, koşturan çocuklar ve yol sorsalar da muhabbet etsek diye bekleyen yaşlılar ile konuşmak burayı hissetmenin en güzel yollarından. Misafiri buldular mı seceresini almadan bırakmıyorlar; neredensin, evli misin, çocuklu musun… Her merhaba dediğimiz öğrenmeye pek hevesliydi. 😀

Vaktiniz varsa bir kere de adanın etrafını yürüyerek turlayın deriz. Zaten tüm kıyı şeridi yaklaşık 1.5 km olduğundan 15-20 dakikada bitiveriyor. Gitmeden önce internette okuduklarımız hep buranın çöp içinde olduğunu söylüyordu ama inadına biz oradayken tertemizdi… 🏡

 

④ Uluabat Gölü’nde Sandal Keyfi

golyazi-teknede
Gölyazı’ya gelir gelmez, adacığın kıyıları boyunca sıra sıra dizilmiş sandallar ve önlerindeki kiralık tabelaları dikkatinizi çekecek. Kapak resmine baktığınızda arka planda başka küçük adalar göreceksiniz. Uluabat Gölü’nde 11 ada varmış. Bunlardan yakın olan birkaçına balıkçıların tekneleri ile gidebiliyorsunuz. En klasik tur üzerinde bir manastırın kalıntıları olan bir adaya ve nilüferlere gidiyor. Manastırın olduğu adaya çıkmak tarihi eserlere musallat olan defineciler yüzünden yasak. Bu adanın etrafında da nilüferler göreceksiniz ama asıl nilüfer öbekleri biraz daha ileride. Kaptana sorarsanız o bilir. Mayıs’tan Kasım’a nilüferler 9 gibi çiçekleri açıp, 15 gibi kapıyorlar. Açık hallerini yakalamaya çalışın.

Sandalcılar 15-20 dakikalık tur boyunca hem sizi yarımada etrafında gezdiriyor hem de bölgenin tarihine ve dedikodularına dair enteresan bilgiler veriyor. 🙂 Tur, nilüferlerin içinden geçerek, göldeki diğer irili ufaklı adaların olduğu yerlere kadar devam ediyor. Turların fiyatı tekne başına 15-20 TL civarları.

⑤ En Güzel Gölyazı Manzarasından, Zambak Tepe’de Günü Batırın

golyazi-havadan

 

Bizim gibi güneşin batışını izlemeyi seviyorsanız, Gölyazı ve Uluabat Gölü’nü yukarıdan gören Zambak Tepesi gün ile vedalaşmak için doğru yer. Yarımadanın karaya bağlandığı noktanın karşısındaki tepeye, meydandaki çay bahçesinden 10 dakikalık bir yürüyüşle ulaşabiliyorsunuz. Zambak Tepe’nin ismi de bölgede mübadele öncesi yaşayan Rumlara ait mezar başına zambak dikme geleneğinden geliyormuş. Eskiden bu tepe bir Rum mezarlığı olduğundan ismi de Zambak Tepe olarak süregelmiş. Antik dönemde bu tepede bir de amfi-tiyatro varmış. Çok az da olsa kalıntıları görülebiliyor. Alanda organize bir kazı çalışması yapılmadığından çok da gün yüzünde değil. Bu resim drone ile çektik, Zambak Tepesi’nin manzarası bundan çok farklı, bilginize. 🌅
Konum için tıklayın.

⑥ Uluabat Gölü’nden Sofraya: Turna Balığı & Yayın

golyazi-yayin-baligi

Adada olmanın alamet-i farikası tabi ki de balıklı sofralar. Zambak Tepe’de günü batırıp, gözü doyurduktan sonra geriye bir tek karınları doyurmak kalıyor. Gölün yayını ve turnası meşhur. Hala tek tük de olsa kerevit de çıkıyormuş ama biz neslini sürdürmesine destek olun, bulsanız da yemeyin deriz. Klasik olarak balıklar kızartılıyor ama bir de domates biber sosuyla ile yapılanı var. Aşağıda her iki lezzeti de bulabileceğiniz restoranları verdik. Bizce hepsi aynı minvalde mekanlar: Salaş, aile işletmesi, sınırlı ama lezzetli menü, alkolsüz ve ortalama fiyatlı.  🎣

⑦ Leyleklerle Komşuculuk

golyazi-sokak
Bir ramsar alanı olan Uluabat Gölü, planktonlar ve dip canlıları bakımından oldukça zengin. Bu faktör, göl ekosisteminde bulunan canlıların beslenmesine ve üremesine olanak sağlıyor. Hal böyle olunca da gölün hem daimi ev sahipleri, hem de misafiri çok. Bu misafirlerin en gediklisi de Afrika’dan yola çıkan, Arap Yarımadası’nı geçerek Türkiye’ye gelen leylekler. Uluabat Gölü, leyleklerin göç yolu üzerinde olduğundan göl ve çevresi tam bir leylek cenneti. Kafanızı kaldırdınız mı elektirik direklerindeki, bacalardaki yuvalarda leylekleri görmeniz kuvvetle muhtemel.

Hatta öyle ki 2005 yılından bu yana her yıl Mayıs ayında, Gölyazı’ya sadece 6 kilometre uzaklıktaki komşu köy Eskikaraağaç‘ta, nam-ı diğer “Leylek Köyü”nde, Leylek Şenlikleri düzenleniyor. Burası Türkiye’nin ilk ve tek, Avrupa’nın ise 11. Leylek Köyü ünvanına sahip yeri. Köy halkı onları o kadar çok sahiplenmiş ki her evin kapısında leylek figürleri, her evin çatısında da leylek yuvaları var.

Karacabey Belediyesi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ortaklığında düzenenlenen şenliklerde amaç, baharın gelişini leyleklerin gelişiyle kutlamak, bir yandan da köyün kalkınmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmak, önemli bir sulak alan olarak Uluabat Gölü’nün önemine dikkat çekmek…Fener alayı, konserler, geleneksel köy eğlenceleri, piknikler, kurulan standlar, tekne turları… Güzel bir tur dileriz…

Kaynak: 

Yorum Yap